Bizans'tan Osmanlı'ya: Karacahisar Kalesi Seramikleri (2019-2022)
Bizans'tan Osmanlı'ya: Karacahisar Kalesi Seramikleri (2019-2022) Karasu, Yunus Emre; Özkul Fındık, Nurşen; Yılmazyaşar, Hasan Evrene dörtlü ritim hâkimdir der Aritoteles “Canlı cansız her şeyin yapısı dört ana elementten oluşmuştur. Bunlar ateş, hava, toprak, su’ dur…..” diye devam eder. Seramikler de bu elementlerin ritmiyle vücut bulur…. Toprak ile Su – Hava ile Ateş…. Binlerce yıldır insanlığın hafızasıdır, üretildiği kültürün aynasıdır, neolitik dönemde yerleşikliğin temsili, üretimin göstergesi, ana tanrıça figürininde anlam bulan inancın sembolüdür seramik… Topraktır, toprakta yaşayan insandır…. Bazen bir yazıttır yazıldığı dönemi okutan; bazen bir resimdir o dönemi yansıtan, bu nedenle arkeolojik çalışmaların en çok söz söyleyen bulguları arasındadır. Arkeolojik kazı alanları çözülmesi gereken soruların cevaplarını saklar. Kazılarda ele geçen buluntular ise bu soruların çözümüne ışık tutacak küçük ip uçlarıdır. Buluntular artıp çeşitlendikçe bu heceler kelimelere sonrasında da cümlelere dönüşür ve anlamlı hale gelmeye başlar. Karacahisar’da bulunan ilk seramik parçası da bu çalışmada cümlelere dönüşen bilgilerin ilk hecesi oldu; aynı zamanda küçük bir ipucuydu aranan cevaplara… Biz de bu kitapta Karacahisar Kalesi’nde yaklaşık 4 yıllık bir çalışmanın sonucunda bulunan seramiklerin söylettiği cümleleri bir araya getirmeye çalıştık. Bazı sonuçlar son derece anlamlı ve tutarlıyken bazı sonuçları aktarırken olasılıklardan sıyrılmak mümkün olmadı. Ortaçağ Anadolu’suna dair bilinmeyenlerin çokluğu yazılı kaynakların azlığı ile doğrudan ilişkilidir. Dönemin kaotik ortamı, hakim güçlerin sürekli değiştiği coğrafyalar ve dolayısı ile sürekli el değiştiren yerleşimler, yereldeki nüfus, insan göçü, iskan politikaları ile yeniden şekillenen çoğulcu toplum yapısı, oluşum ve değişim süreçlerinin olağan akışı ile birlikte pragmatik çözümler, dönemin bir çok olgusunda geleneksel-süregelen-alışılmışın yanı sıra ünik ve bazen sıra dışı olarak tanımlanabilecek unsurları da beraberinde getirmiştir. Tüm bu dinamikler dönemin sosyo-kültürel ortamının yanısıra tüm sanat türlerinde olduğu gibi seramik sanatının şekillenmesine de doğrudan etki etmiş, Karacahisar örneklerinde de açıkça izlendiği üzere Bizans, Selçuklu, Erken Osmanlı ve Beylikler dönemi üretimlerinde sentez ve çoğulcu bir dil ile karşılaşılmıştır. Seramiklerin genel dağılımı başta tarihlendirmeye yönelik en özel buluntu grubu olan sikkeler ile son derece uyumlu sonuçlar ortaya koymuş, tarihi kaynaklar ve az sayıdaki arşiv belgesindeki yazılı bilgileri teyit etmiştir Anadolu Üniversitesi Yayınları: 4327
Bizans'tan Osmanlı'ya: Karacahisar Kalesi Seramikleri (2019-2022) Karasu, Yunus Emre; Özkul Fındık, Nurşen; Yılmazyaşar, Hasan Evrene dörtlü ritim hâkimdir der Aritoteles “Canlı cansız her şeyin yapısı dört ana elementten oluşmuştur. Bunlar ateş, hava, toprak, su’ dur…..” diye devam eder.
Seramikler de bu elementlerin ritmiyle vücut bulur…. Toprak ile Su – Hava ile Ateş…. Binlerce yıldır insanlığın hafızasıdır, üretildiği kültürün aynasıdır, neolitik dönemde yerleşikliğin temsili, üretimin göstergesi, ana tanrıça figürininde anlam bulan inancın sembolüdür seramik… Topraktır, toprakta yaşayan insandır….
Bazen bir yazıttır yazıldığı dönemi okutan; bazen bir resimdir o dönemi yansıtan, bu nedenle arkeolojik çalışmaların en çok söz söyleyen bulguları arasındadır. Arkeolojik kazı alanları çözülmesi gereken soruların cevaplarını saklar. Kazılarda ele geçen buluntular ise bu soruların çözümüne ışık tutacak küçük ip uçlarıdır. Buluntular artıp çeşitlendikçe bu heceler kelimelere sonrasında da cümlelere dönüşür ve anlamlı hale gelmeye başlar. Karacahisar’da bulunan ilk seramik parçası da bu çalışmada cümlelere dönüşen bilgilerin ilk hecesi oldu; aynı zamanda küçük bir ipucuydu aranan cevaplara… Biz de bu kitapta Karacahisar Kalesi’nde yaklaşık 4 yıllık bir çalışmanın sonucunda bulunan seramiklerin söylettiği cümleleri bir araya getirmeye çalıştık.
Bazı sonuçlar son derece anlamlı ve tutarlıyken bazı sonuçları aktarırken olasılıklardan sıyrılmak mümkün olmadı. Ortaçağ Anadolu’suna dair bilinmeyenlerin çokluğu yazılı kaynakların azlığı ile doğrudan ilişkilidir. Dönemin kaotik ortamı, hakim güçlerin sürekli değiştiği coğrafyalar ve dolayısı ile sürekli el değiştiren yerleşimler, yereldeki nüfus, insan göçü, iskan politikaları ile yeniden şekillenen çoğulcu toplum yapısı, oluşum ve değişim süreçlerinin olağan akışı ile birlikte pragmatik çözümler, dönemin bir çok olgusunda geleneksel-süregelen-alışılmışın yanı sıra ünik ve bazen sıra dışı olarak tanımlanabilecek unsurları da beraberinde getirmiştir.
Tüm bu dinamikler dönemin sosyo-kültürel ortamının yanısıra tüm sanat türlerinde olduğu gibi seramik sanatının şekillenmesine de doğrudan etki etmiş, Karacahisar örneklerinde de açıkça izlendiği üzere Bizans, Selçuklu, Erken Osmanlı ve Beylikler dönemi üretimlerinde sentez ve çoğulcu bir dil ile karşılaşılmıştır. Seramiklerin genel dağılımı başta tarihlendirmeye yönelik en özel buluntu grubu olan sikkeler ile son derece uyumlu sonuçlar ortaya koymuş, tarihi kaynaklar ve az sayıdaki arşiv belgesindeki yazılı bilgileri teyit etmiştir Anadolu Üniversitesi Yayınları: 4327