Türkiye'de Savunma Sanayii

Türkiye'de Savunma Sanayii

Türkiye'de Savunma Sanayii
Türkiye'de Savunma Sanayii

 

                                                                                                                 

     

Kelime anlamıyla savunma, saldırıya karşı gelme ve müdafaa anlamını taşımakta olup ülkeler için ise devletin egemenliğinin bekasını başka ülkelere karşı koruma faaliyetleridir diyebiliriz. Peki ülkemiz  savunma konusunda ne durumda diye baktığımız da devletimizin kurucu lideri  Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonraki süreçte savunma sanayinde atılan adımların ve verilen desteklerin azaltılarak ve hemen hemen bitme noktasına getirildiğini görmekteyiz. Bu yazımızda hangi liderlerin bunda doğrudan ya da dolaylı payı olduğuna değinmemekle birlikte daha sonraki yıllarda uygulanan örtülü ya da açık ambargolar yüzünden  devletin savunma sanayisinde adımları kısaca inceleyim.

                                                                                                                                                                                                                                   

1974 Kıbrıs Barış Harekatı göstermiştir ki ülkemiz  acilen savunma sanayisi ürünlerini yerli olarak üretmeli ve dış bağımlılıktan kurtulmadır. ABD'nin harekattan sonra uyguladığı ambargo devletimizin bu aciziyetten kurtarılması için ilk adımların atılmasına sebep vermiştir. Tabi ki 1974 ten önce atılmaya başlanan adımlarda vardır lakin yeterli ekonomik gücün olmaması ve araştırma geliştirme faaliyetlerinin gerektiği kadar yapılamamasından dolayı o yıllar için  elle tutulur sonuçlar alınamamıştır. 1965 yılında kurulan " Türk Donanma Cemiyeti", 1970 de kurulan "Türk Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı", 1973'te kurulan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesindeki "Türk Uçak Sanayi Anonim Ortaklığı (TUSAŞ)" bu kuruluşlara verilebilecek örneklerdir. 1974 yılından sonra oluşan paradigma değişikliği ve toplanan bağışlar ile "Türk Kara Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı" kurulmuş olup bu vakfın bünyesinde sırasıyla 1975 Aselsan, 1978 İşbir, 1981 Aspilsan ve 1982 yılında da Havelsan kurulmuştur. Çalışmaların başlamasıyla beraber Türkiye Cumhuriyeti Devleti vakıfların tek çatı altında birleşmesine karar vermiş ve 17 Haziran 1987 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfını kurmuştur. Süreç devam ederken 1988 yılında roket ve füze tasarımı, geliştirilmesi ve üretilmesi amaçlı Roketsan firması vakıf bünyesinde kurulmuştur. 1989 yılından 2017 yılına kadar Savunma Sanayi Müsteşarlığı bünyesinde koordine edilen çalışmalar, 2017 yılında Cumhurbaşkanına bağlanmış olup, 2018 yılında ise yapılan kanuni değişikliklerle T:C Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı olarak yeniden yapılandırılmış ve çalışmalarına oluşturulan kurum üzerinden devam etmektedir.

                             

Günümüzde savunma sanayisinin yerli üretim yapabilme kapasitesinde olması, bir ülkenin öz savunmasını yapabilmesi için çok önemli olmakla birlikte savunma sanayisinde faaliyet gösteren vakıf ve kuruluşların ülke içi üretim ve arge çalışmaları yapabilmesi, ülkenin teknolojik ve üretim alt yapısı olarak çıta yükseltmesine,ihracatına ve istihdamına önemli katkılar sunmaktadır. Ülkemizde kurulan vakıf şirketlerinin özel savunma sanayi şirketlerine ve sivil sanayi şirketlerine üretim ve teknoloji odaklı destek vermesi ile beraber, bu şirketlerin kümeleşmesi ( belli alanlarda toplanması) ülkenin üretim altyapısını çeşitlendirmiş, dışa bağımlılığı azaltmış, ambargolara karşı ülkemizin savunma sanayisini güçlendirmiş ve ihracat olanakları sağlayarak ülkeye ciddi miktarda döviz rezervi girmesine olanak sağlamıştır. 2005 yılında hükümetin almış olduğu karar ve savunma sanayi şirketlerine verilen destekler ile ülkemiz savunma sanayisinde alt sektörler oluşturmuş tasarım üretim ve arge alanlarında mevcut konumunu ileri noktalara taşımaya başlamıştır. 2012-2016 yılları arasında üretilen savunma sanayi ürünlerinde %72 ile ana yüklenici, %19 ile alt yüklenici ve %9 ile yan sanayi firmaları pay almış olup bu paylar yıldan yıla artmaktadır. Üretilen ürünlerin yerlilik oranı 2002 yılında %15 seviyesinden 2021 yılında %70 bandını geçmiş bulunmaktadır. Yine 2002 yılında 248 milyon dolar seviyesinde olan ihracat rakamları 2021 yılı itibari ile 3,224 milyar dolara ulaşarak 13 kat büyüme kaydetmiştir. Bu rakamların ülkeler arası ikili ilişkiler ve devam eden projelerin bitmesi ile çok daha yüksek rakamlara ulaşması hedeflenmektedir. Yüksek standartlarda, kaliteli ve özgün ürün üretimini amaçlayan savunma sanayisi 2021 yılı itibari ile 70 binin üzerinde çalışana sahip olarak büyük bir istihdama sahip olmuştur. 2002 yılında çoğu dışa bağımlı 62 proje yürütülürken bugün geldiğimiz nokta da 750 nin üzerinde proje yürütülmektedir. Bu projelerin yarısından fazlası 2016 tarihinden sonra başlamıştır. Aynı zaman da 2002 yılında savunma projelerine ayrılan kaynak 5,5milyar dolar iken 2022 yılı itibari ile 60 milyar doların üzerine çıkmış 75 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. 

Kara,hava,deniz ve uzay alanında geliştirilen teknolojiler ileride sivil hayata da yansımasıyla beraber, ülkemizin teknoloji odaklı büyüme hedeflerini gerçekleştirebilmesini sağlamakla beraber,  ithal ürün cenneti olan ülkemizin döviz rezervlerinin diğer ülkere gitmesine de  mani olacaktır. Ülkemizin bekası, vatandaşımızın güvenliğini sağlamak için yıllardır ambargolar yiyen ülkemiz artık belli bir eşiğin üzerine kendisini atmıştır. Savunma sanayi alanında yapılan her yatırımın, aktarılan her paranın destekçisi olmamız gerektiğini söylemekle birlikte, çok geniş olan savunma sanayi alanının, çok çok  küçük özetini sizlere sunmaya çalıştım. Tüm okuyucularıma vakit ayırdıkları için teşekkürü bir borç bilir sitemize olan destekleriniz içinde ayrıca teşekkür ederim

. Sağlıcakla kalın. 

 

                                                                                                                                                                                                                             yazar: B. A. HAFIZOĞLU