Çevre Sorunları Dünya Çevre Gününde TÜBİTAK Tarafından Masaya Yatırıldı
Çevre Haftası nedeniyle çevre kirliliğinin önlenmesi, azaltılması ve bu konuda toplumda farkındalığın artırılması amacıyla TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nden davetli konuşmacıların katılımı ile “TÜBİTAK Çevre Söyleşileri” programı düzenlendi. Y. Müh. Tuba Budak Duhbacı’nın moderatörüğünde çevrimiçi gerçekleşen söyleşiye TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcılığından Doç. Dr. Özgen Ercan, Doç. Dr. Nesimi Özkurt ve Dr. İbrahim Tan katıldı. Doç. Dr. Özgen Ercan, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcılığı’nın öneminden bahsederek Su Yönetimi ve Arıtım Teknolojileri Araştırma Grubu olarak yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Çevresel ölçüm sistemlerinin ayrıntısına inen Ercan ”Biz burada daha çok ülkemizdeki ihtiyaçları şöyle belirliyoruz; özellikle bir yönetmelik kapsamında bir tebliğ kapsamında kullanılması zorunlu olan alanlara yöneliyoruz ve burada kurgu üzerine ihtiyaçlara yönelik hareket ediyoruz.” dedi. Ülkemizde yönetmelik veya tebliğ ile gerçekleştirilmesi zorunlu çalışmalar kapsamında TÜBİTAK tarafından özel sektör iş birliği ile geliştirilen ölçüm sistemlerinden bahseden Ercan, “Yürürlükte olan “Sürekli Emisyon Ölçüm sistemleri” (SEÖS) Tebliği kapsamında, hava kirliliğin önlenmesi amaçlı sanayi tesisleri bacalarından çıkan kirletici parametrelerinin de sürekli olarak izlenmesi gerekmektedir.” diyerek, sanayi tesisleri bacalarından çıkan kirletici parametrelerinin ölçümünü sürekli olarak yapabilen ve özel sektör ile geliştirilen yerli bacagazı ölçüm sisteminin mevcut durumu ile hava kalitesinin korunmasına yönelik ürün geliştirme çalışmaları hakkında bilgi verdi. Mevcut sistemin iyi tanımlanarak sorunların tespit edilmesinin önemine değinen Ercan, “Hava emisyonu, su emisyonu ya da toprağa yaptığımız emisyonlardan bahsediyoruz. Veri toplayıp problemi tespit edip daha sonra iyileştirme için ne yapılabilir noktasında önemli çalışmalar sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı. Söyleşide dünyada ve ülkemizde son yıllarda özellikle gündemde olan çevresel gürültü yönetimi konusunu ele alan Doç. Dr. Nesimi Özkurt öncelikle gürültünün nasıl çevre sorunu olarak ele alındığını anlattı. Özkurt, “Gürültüye uzun süre maruz kalmak kalp ve damar hastalıklarından psikiyatrik rahatsızlıklara kadar günlük hayatımızda sık sık yüzleştiğimiz stres, yorgunluk gibi sonlara kadar ya da hatta kalıcı etkiler olarak işitme kaybına neden olabiliyor. Gürültüyü belli parametrik çıktılara göre analiz ediyoruz. Şehirlerin stratejik gürültü haritalarını ve eylem planlarını hazırlıyoruz” diye konuştu. Özkurt, “Kişilerin beden ve ruh sağlığını, huzur ve sükûnunu gürültü ile bozmayacak bir çevrenin geliştirilmesi için, çevresel gürültüye maruz kalmanın etkileriyle mücadele etmeye yönelik Çevresel Gürültü Kontrol Yönetmeliği kapsamında esas ve kriterler belirlenmiş ve bu kriterlerin gürültü kaynakları bazında uygulanması için çeşitli kaynaklardan yayılan gürültü emisyonuna sınırlamalar getirilmiştir” dedi. Denizleri neden izlediklerini anlatan Dr. İbrahim Tan “Deniz kirliliğinin azaltılması için çalışmalarımız var. Deniz ve ekosistemin korunması ve sürdürülebilirliği için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Yine sürdürülebilir balıkçılık ile ilgili stok çalışmaları, farklı projelerde farklı kurumlarla birlikte çalışarak devam ettirmekteyiz. Deniz ve kıyı alanlarının koruma altına alınması için alanların belirlenmesi, seçimi, yönetmelik var. Bunun için yine çalışmalarımız sürdürülmekte.” dedi. Tan, “Dünya okyanus ve denizleri, başta gıda güvenliği olmak üzere kalkınma, ulaşım, enerji temini, sağlık, turizm alanlarında büyümeyi ve gezegenimizin en kritik ekosistem hizmetlerini (karbon, besin elementi döngüleri, iklim düzenleme, oksijen üretimi gibi) sağlayarak, insanlığa sosyo-ekonomik faydalar sağlamaktadır. Bununla beraber, deniz ve okyanuslar üzerindeki, insan ve iklim değişikliği kaynaklı baskıların her geçen gün artması bu önemli değer ve hizmetleri risk altına sokmaktadır. Ülkemizi çevreleyen denizlerdeki deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve geliştirilmesi için, deniz, kıyı ve içsular olmak üzere çevre öncelikli bilimsel araştırmaları ve teknolojileri hedef alan bütünsel bir anlayış içinde yürütülmektedir. Kamu kurumları (Bakanlıklar, Belediyeler, Uygulayıcı Birimler / İdareler), uluslararası kuruluşlar (AB H2020, IPA, UNEP- MAP, AB Karadeniz İşbirliği Teşkilatı) ve özel sektör firmalarıyla iş birliği içinde ekosistem tabanlı çalışmalar ve projeler gerçekleştirilmektedir.” vurgusu yaptı. TÜBİTAK MAM çatısı altında gerçekleşen çalışmaların detaylı olarak aktarıldığı söyleşide dünyada ve ülkemizde son yıllarda özellikle gündemde olan ve kaynakların sürdürülebilir kullanımına katkı veren döngüsel ekonomi ve kaynak verimliği konularını içeren “Temiz Bir Dünya için Temiz Üretim Uygulamaları”, müsilajla birlikte daha da önemli hale gelen “Denizel Ekosistemin Değerlendirilmesi ve Kıyı-Deniz Etkileşimleri”ne yönelik çalışmala
Çevre Haftası nedeniyle çevre kirliliğinin önlenmesi, azaltılması ve bu konuda toplumda farkındalığın artırılması amacıyla TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nden davetli konuşmacıların katılımı ile “TÜBİTAK Çevre Söyleşileri” programı düzenlendi. Y. Müh. Tuba Budak Duhbacı’nın moderatörüğünde çevrimiçi gerçekleşen söyleşiye TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcılığından Doç. Dr. Özgen Ercan, Doç. Dr. Nesimi Özkurt ve Dr. İbrahim Tan katıldı.
Doç. Dr. Özgen Ercan, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcılığı’nın öneminden bahsederek Su Yönetimi ve Arıtım Teknolojileri Araştırma Grubu olarak yaptıkları çalışmalardan bahsetti.
Çevresel ölçüm sistemlerinin ayrıntısına inen Ercan ”Biz burada daha çok ülkemizdeki ihtiyaçları şöyle belirliyoruz; özellikle bir yönetmelik kapsamında bir tebliğ kapsamında kullanılması zorunlu olan alanlara yöneliyoruz ve burada kurgu üzerine ihtiyaçlara yönelik hareket ediyoruz.” dedi.
Ülkemizde yönetmelik veya tebliğ ile gerçekleştirilmesi zorunlu çalışmalar kapsamında TÜBİTAK tarafından özel sektör iş birliği ile geliştirilen ölçüm sistemlerinden bahseden Ercan, “Yürürlükte olan “Sürekli Emisyon Ölçüm sistemleri” (SEÖS) Tebliği kapsamında, hava kirliliğin önlenmesi amaçlı sanayi tesisleri bacalarından çıkan kirletici parametrelerinin de sürekli olarak izlenmesi gerekmektedir.” diyerek, sanayi tesisleri bacalarından çıkan kirletici parametrelerinin ölçümünü sürekli olarak yapabilen ve özel sektör ile geliştirilen yerli bacagazı ölçüm sisteminin mevcut durumu ile hava kalitesinin korunmasına yönelik ürün geliştirme çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Mevcut sistemin iyi tanımlanarak sorunların tespit edilmesinin önemine değinen Ercan, “Hava emisyonu, su emisyonu ya da toprağa yaptığımız emisyonlardan bahsediyoruz. Veri toplayıp problemi tespit edip daha sonra iyileştirme için ne yapılabilir noktasında önemli çalışmalar sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Söyleşide dünyada ve ülkemizde son yıllarda özellikle gündemde olan çevresel gürültü yönetimi konusunu ele alan Doç. Dr. Nesimi Özkurt öncelikle gürültünün nasıl çevre sorunu olarak ele alındığını anlattı. Özkurt, “Gürültüye uzun süre maruz kalmak kalp ve damar hastalıklarından psikiyatrik rahatsızlıklara kadar günlük hayatımızda sık sık yüzleştiğimiz stres, yorgunluk gibi sonlara kadar ya da hatta kalıcı etkiler olarak işitme kaybına neden olabiliyor. Gürültüyü belli parametrik çıktılara göre analiz ediyoruz. Şehirlerin stratejik gürültü haritalarını ve eylem planlarını hazırlıyoruz” diye konuştu.
Özkurt, “Kişilerin beden ve ruh sağlığını, huzur ve sükûnunu gürültü ile bozmayacak bir çevrenin geliştirilmesi için, çevresel gürültüye maruz kalmanın etkileriyle mücadele etmeye yönelik Çevresel Gürültü Kontrol Yönetmeliği kapsamında esas ve kriterler belirlenmiş ve bu kriterlerin gürültü kaynakları bazında uygulanması için çeşitli kaynaklardan yayılan gürültü emisyonuna sınırlamalar getirilmiştir” dedi.
Denizleri neden izlediklerini anlatan Dr. İbrahim Tan “Deniz kirliliğinin azaltılması için çalışmalarımız var. Deniz ve ekosistemin korunması ve sürdürülebilirliği için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Yine sürdürülebilir balıkçılık ile ilgili stok çalışmaları, farklı projelerde farklı kurumlarla birlikte çalışarak devam ettirmekteyiz. Deniz ve kıyı alanlarının koruma altına alınması için alanların belirlenmesi, seçimi, yönetmelik var. Bunun için yine çalışmalarımız sürdürülmekte.” dedi.
Tan, “Dünya okyanus ve denizleri, başta gıda güvenliği olmak üzere kalkınma, ulaşım, enerji temini, sağlık, turizm alanlarında büyümeyi ve gezegenimizin en kritik ekosistem hizmetlerini (karbon, besin elementi döngüleri, iklim düzenleme, oksijen üretimi gibi) sağlayarak, insanlığa sosyo-ekonomik faydalar sağlamaktadır. Bununla beraber, deniz ve okyanuslar üzerindeki, insan ve iklim değişikliği kaynaklı baskıların her geçen gün artması bu önemli değer ve hizmetleri risk altına sokmaktadır. Ülkemizi çevreleyen denizlerdeki deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve geliştirilmesi için, deniz, kıyı ve içsular olmak üzere çevre öncelikli bilimsel araştırmaları ve teknolojileri hedef alan bütünsel bir anlayış içinde yürütülmektedir. Kamu kurumları (Bakanlıklar, Belediyeler, Uygulayıcı Birimler / İdareler), uluslararası kuruluşlar (AB H2020, IPA, UNEP- MAP, AB Karadeniz İşbirliği Teşkilatı) ve özel sektör firmalarıyla iş birliği içinde ekosistem tabanlı çalışmalar ve projeler gerçekleştirilmektedir.” vurgusu yaptı.
TÜBİTAK MAM çatısı altında gerçekleşen çalışmaların detaylı olarak aktarıldığı söyleşide dünyada ve ülkemizde son yıllarda özellikle gündemde olan ve kaynakların sürdürülebilir kullanımına katkı veren döngüsel ekonomi ve kaynak verimliği konularını içeren “Temiz Bir Dünya için Temiz Üretim Uygulamaları”, müsilajla birlikte daha da önemli hale gelen “Denizel Ekosistemin Değerlendirilmesi ve Kıyı-Deniz Etkileşimleri”ne yönelik çalışmalara da yer verildi. Ayrıca, ülkemizde gürültü yönetimi konusunda stratejik eylem planları ve çevresel gürültü faaliyetlerini içeren “Türkiye’de Çevresel Gürültü Yönetimi” çalışmaları, çevresel kirlilik sorunlarının çözümü öncesinde doğru ve güvenilir ölçülebilir sonuçlara ihtiyaç olması nedeniyle “Çevresel Ölçüm Sistemleri Geliştirilmesi” konulu çalışmalardan da bahsedildi.
Y. Müh. Tuba Budak Duhbacı’nın moderatörüğündeki söyleşi ile imalat sanayinin üretim süreçlerinde açığa çıkan kirliliğin kaynağında azaltılması veya önlenmesi amacıyla yapılan sektörel çalışmalar hakkında da bilgi verildi. Temiz Üretim uygulamaları ile elde edilen çevresel kazanımlardan bahsedildi. Temiz Üretim, üretim süreçlerinde kullanılan enerji, su ve hammadde gibi kaynakların daha verimli kullanılması ve üretim süreçlerinin çevresel etkilerinin azaltılması amacıyla her sektöre uygulanabilen bir metot olarak değerlendirildiği için, Temiz Üretim metodunun sektörel bazda uygulanmasının, ülkemizin 2053 net sıfır hedefine ve aynı zamanda Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm Hareketine hizmet edeceği belirtildi.
TÜBİTAK’ın YouTube kanalından canlı yayınlanan söyleşi sırasında izleyicilerin yönelttiği sorular da yanıtlandı.
Söyleşi https://www.youtube.com/watch?v=tmTqLIRl7DA linkinden izlenebilir.