Türkiye Teknoloji Haberleri, Mermer, Sigorta, Emlak, Restaurant Dijital Menü, Haber Yazılımı ve İnternet yazılımları & : Maltepe Üniversitesi

Marka değerinin ağızdan ağıza iletişim üzerindeki etkisi

Bilgi — Thu, 26 Oct 2023 02:06:15 +0300

Marka değerinin ağızdan ağıza iletişim üzerindeki etkisi

Tasarım süreci ve aşamalarının nitel bir analizi: mimari strüktürler çalıştayının ardından

Bilgi — Thu, 26 Oct 2023 02:06:06 +0300

Tasarım süreci ve aşamalarının nitel bir analizi

Covid&19 salgını döneminde uzaktan eğitimle yapılan yabancı dil öğretiminin öğretmenlerce değerlendirilmesi

Bilgi — Thu, 26 Oct 2023 02:05:57 +0300

Covid-19 salgını döneminde uzaktan eğitimle yapılan yabancı dil öğretiminin öğretmenlerce değerlendirilmesi

Sertralin ve sorafenibin karaciğer kanseri hücrelerinde P&glikoprotein gen ekspresyonuna ve rodamin 123 birikimine etkileri

Bilgi — Thu, 26 Oct 2023 02:05:43 +0300

Sertralin ve sorafenibin karaciğer kanseri hücrelerinde P-glikoprotein gen ekspresyonuna ve rodamin 123 birikimine etkileri

İnsan dünyası, yazı dünyası

Bilgi — Fri, 09 Jun 2023 02:27:45 +0300

İnsan dünyası, yazı dünyası Çotuksöken, Betül Özlem, Doğan; Ökçesiz, Hayrettin; Argın, Şükrü Walter J. Ong, Sözlü ve Yazılı Kültür başlıklı kitabında “Yazı, insan bilincini en çok değiştiren tekil buluştur”* 1 der ve söz konusu yapıtında her türlü sunuş biçimiyle bir tür teknoloji olan yazıya karşı çıkanların bile, önünde sonunda yazıya yenik düştüklerini anlatır. Sözün gelip geçiciliğinin, yazının ise -sunulduğu ortama bağlı olmakla birlikte- kalıcılığının ve gücünün önemi her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.

Avrupalı olma çabası

Bilgi — Fri, 09 Jun 2023 02:27:43 +0300

Avrupalı olma çabası Çotuksöken, Betül Angı, Suat Kemal “Kendini Avrupalılaştırma Olarak Avrupa’nın Kültür Tarihi” başlıklı çalışmasında Remi Brague, felsefe tarihçisi, kültür tarihçisi ve kavramcı bir filozof olarak ‘Avrupalılaşma’ kavramı aracılığıyla Avrupa’nın özünü belirlemeye çalışmaktadır. Avrupa’yla ilgili genel yargı, Avrupa’nın doğal olarak Avrupalı olduğu, Avrupa’nın dışında kalan bölgelerin de Avrupalı olmaya çabaladığı biçimindedir. Oysa, Brague’a göre, Avrupa’nın bizzat kendisi de Avrupalı olmak için çaba harcamak zorundadır. Kısaca, Avrupa ‘kendini Avrupalılaştırmalıdır’. Avrupa, Avrupalılaşmadan önce var değildir. Öyleyse, Avrupa, Avrupalılaşmanın sonucudur, nedeni değildir.

İki Avrupa

Bilgi — Fri, 09 Jun 2023 02:27:42 +0300

İki Avrupa Kuçuradi, İoanna Angı, Suat Kemal “Avrupa gerçekten bir ‘başkalaşım’ geçirdi mi?” Yanıtımız, toplantımızın başlığının da varsaydığı gibi “evet”se ve yaygın görüş buysa, o zaman Avrupa geçmişte ne idi, ne zaman ne idi, şimdi ne? ‘Başkalaşım’ bir şeyin biçimce tümüyle değişmesi anlamına gelir. Biz eğer Avrupa’nın bir başkalaşımdan geçtiğini varsayıyorsak, şu soruyu da sormak zorunda kalırız: “Başkalaşıma uğrayan ya da uğramakta olan bu Avrupa nedir?” Gönderme noktamız üzerine açık bilgiye sahip miyiz? İkinci soru ‘Avrupa’nın kültürel kimliği’ denilen şeyle ilgilidir. Bu soru ‘Avrupa’nın geleceği’ sorusuyla birlikte son on veya on beş yıldır Avrupa’da geçen ve Avrupa üzerine yapılmakta olan entelektüel tartışmanın gündemindeki başlıca iki maddeyi oluşturmaktadır. ‘Avrupa’ böyle bir refleksiyona niçin gereksinim duymaktadır? Ya da, Avrupa niçin kendisiyle hesaplaşma gereksinimi duymaktadır? Husserl’in sözcükleriyle “tinsel Avrupa” (das Europa im geistigen Sinn), ya da “Kültürel Avrupa düşüncesi eski bir hayaldir: Gerçekte, bu öykülerin kaynağından başlayarak gerçekliğe yazılmış olan, Avrupa kadar eski bir hayal... Fakat, bu kadar krizden çıkmış bu rüyaya tam bir son vermek için milliyetçiliklerin çatlayıp açılması, büyük küresel çekişmeler, kamplar ve dehşet gerekmiştir. Ardından, ağır ağır, onu yeniden kurmaya girişildi. En kolay, ya da en az çaba gerektirir görünenle işe başlandı. Sayıları altıyken kömür ve çelikle başlandı; buradan malların serbest dolaşımına, genel ekonomiye, siyasete varıldığında sayıları on biri, on ikiyi bulmuştu. Sonra, daha ötesi görülmek istendi.

Essential circuit analysis using proteus

Bilgi — Fri, 09 Jun 2023 02:27:38 +0300

Essential circuit analysis using proteus Asadi, Farzin This textbook provides a compact but comprehensive treatment that guides students through the analysis of circuits, using Proteus®. The book focuses on solving problems using updated market-standard software, corresponding to all key concepts covered in the classroom. The author uses his extensive classroom experience to guide students toward a deeper understanding of key concepts while they gain facility with the software they will need to master for later studies and practical use in their engineering careers. The book includes detailed exercises and examples that provide better grasping to students. This book will be ideal as a hands-on source for courses in computer-aided circuit simulation, circuits, electronics, digital logic, and power electronics. Though written primarily for undergraduate and graduate students, the text will also be useful to Ph.D. scholars and practitioners in engineering who are working on Proteus.

“Mole removal” on Instagram hashtags: a cross§ional analysis: nevus treatment methods on Instagram

Bilgi — Tue, 09 May 2023 01:21:29 +0300

“Mole removal” on Instagram hashtags: a cross-sectional analysis: nevus treatment methods on Instagram Güder, Hüsna; Güder, Semih Introduction With the increase in the use of social media, there is a steady increase in demand for medical, surgical, and cosmetic procedures. Dermatologists and other physicians are leaving their cosmetic practice to non-physician service providers to keep up with the growing demand for cosmetic procedures. Objectives To examine the gender, professions, and the method of nevi treatment of the profiles using #bensilme and #moleremoval hashtags on Instagram and to investigate the extent of cosmetic procedures comparing Turkey’s situation with other countries. Methods In Instagram, the most frequently used hashtags about nevus treatment were scanned by two dermatologists. We recorded profession, gender, country of origin, and the treatment method of nevi of profiles sharing the related posts. Results The countries with the highest share of the #moleremoval hashtag were the United Kingdom (15%), India (12%), and the United States of America (10.5%), and the proportion of physicians in these countries was 16.7%, 100%, and 71.4%, respectively. In the non-physician group, plasma pen method in our country is the most used method (Turkey: 97.9%, world: 75% respectively), but the use of radiofrequency cautery (world: 12.5%, Turkey: 1% respectively) and cryo pen (world: 7.5%, Turkey: 0.0%) methods were significantly more abroad. Conclusions We demonstrated that non-physicians mostly perform nevus destruction procedures. Physicians must use social media more actively to share educational, quality, and accurate information. We suggest that the hashtags used by physicians in their social media posts should be chosen from the words used in the folk language.

Sağlık personelinin HPV aşısı ile ilgili bilgi ve inanç düzeyinin araştırılması: kesitsel bir araştırma

Bilgi — Tue, 09 May 2023 01:21:26 +0300

Sağlık personelinin HPV aşısı ile ilgili bilgi ve inanç düzeyinin araştırılması: kesitsel bir araştırma Güder, Semih; Güder, Hüsna Amaç: Sağlık personelinin 'human papillomavirus' aşısı hakkında donanımlı olmasının ve aşılamanın faydasına inanmasının, toplumun eğitilmesi açısından büyük yarar sağlayacağına inanıyoruz. Ayrıca bu konu okul ve üniversitelerde ve sağlık personeli arasında anketlerle veya diğer araştırma yöntemleriyle dile getirilirse, bu konu ile ilgili farkındalığın artacağını öngörüyoruz. Bu sebepten sağlık personelinin HPV aşılaması ile ilgili bilgi ve inanç düzeyinin araştırılmasını amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Sağlık personelinin HPV aşılaması ile ilgili bilgi ve inanç düzeylerinin araştırılması amacıyla hastanemiz çalışanı sağlık personellerine yönelik 23 sorudan oluşan bir anket yapıldı. Anket içerisinde yer alan sorular başlıca fayda, ciddiyet, duyarlılık ve bariyer algısı sorularından oluşmaktaydı. Çalışma sonunda katılımcıların meslek ve eğitim durumuyla HPV aşılaması ile ilgili bilgi ve inanç düzeyleri karşılaştırıldı. Bulgular: Toplam 209 sağlık çalışanı ankete katıldı. Bunların %70,8'i kadın, %29,2'si erkek olup, ortalama yaşları 35,99 (±9,32) idi. Katılımcıların %53,1 hekim, %18,7'si hemşire, %28,2'si yardımcı sağlık personeliydi. Katılımcıların %95,7'si HPV aşısını daha önce duymuştu. Aşı yaptırma oranı %7,7, partnerlere aşı yaptırma oranı %2,4, çocuklara aşı yaptırma oranı ise %2,9 idi. Sonuç: Hastanemiz sağlık personelinin HPV aşısı ile ilgili farkındalıklarının yüksek olduklarını gözlemledik fakat aşıya olan güvenleri düşüktü. Sağlık bakım personelinin bilgili olmasının ve aşılamanın faydasına inanmasının toplumun eğitilmesi için önemli olduğunu düşünüyoruz.; Objective: We believe that the knowledge of health personnel about human papillomavirus vaccine and to believe in the benefit of vaccination in terms of educating society. In addition, if this issue is raised in schools and universities and among health care personnel through surveys or other research methods, we foresee increased awareness of this issue. Therefore, we aimed to investigate the level of knowledge and belief of health personnel about HPV vaccination. Material and Methods: A 23-question survey was conducted for the personnel of our hospital in order to investigate the level of knowledge and belief of health care professionals about HPV vaccination. The questionnaire mainly consisted of questions of utility, seriousness, sensitivity, and barrier perception. At the end of the study, the occupational and educational status of the participants and their knowledge and belief levels about HPV vaccination were compared. Results: 70.8% of the total 209 healthcare workers were female and 29.2% were male, with a mean age of 35.99 (±9.32). 53.1% of the participants were physicians, 18.7% nurses and 28.2% assistant health personnel. 95.7% of the participants had heard of the HPV vaccine. Vaccination rate was 7.7%, partners vaccinated 2.4%, and children vaccinated 2.9%. Conclusion: We observed that the health personnel of our hospital had a high awareness of the HPV vaccine, but their confidence in the vaccine was low. We think that it is important for health care personnel to be knowledgeable and to believe in the benefits of vaccination for educating the society.

Comparison of laboratory parameters during Herpes Zoster infection: a case&control study

Bilgi — Tue, 09 May 2023 01:21:24 +0300

Comparison of laboratory parameters during Herpes Zoster infection: a case-control study Güder, Hüsna; Demir, Şevin; Güder, Semih Objective: We aimed to find the parameters that can change during herpes zoster infection and observe the relationship of these parameters throughout the disease. Material and Methods: We compared 40 herpes zoster patients and 2 separate control groups, who were healthy and had comorbidities similar in age and gender. Patient files were retrospectively analyzed, and laboratory parameters were compared between groups. The laboratory values of the patient group with herpes zoster were evaluated among themselves according to the duration of the symptoms. Results: Fasting glucose, creatinine, aspartate aminotransferase values, the percentage and the absolute number of monocytes, red blood cell distribution width-coefficient of variation, and C-reactive protein levels of the patients with herpes zoster were significantly higher, and the absolute number of lymphocytes, mean corpuscular volume and platelet distribution width levels were lower than the control groups. The percentage of monocytes in the first 5 days was significantly higher than in the following days, and hematocrit values were lower in the last days. Conclusion: Examining routine laboratory values during diseases may help diagnose the disease, especially in patients with faint clinical signs and zoster sine zoster. In addition, it may be useful to question patients with herpes zoster for renal dysfunction, rheumatological diseases, and malignancy.; Amaç: Herpes zoster enfeksiyonu sırasında değişebilen parametreleri bulmayı ve bu parametrelerin hastalık süresi ile ilişkisini gözlemlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Herpes zosterli 40 hasta ile yaş ve cinsiyetleri benzer sağlıklı ve ek hastalıkları olan 2 ayrı kontrol grubu karşılaştırıldı. Hasta dosyaları geriye dönük olarak incelendi ve gruplar arasında laboratuvar parametreleri değerlendirildi. Herpes zosterli hasta grubunun laboratuvar değerleri, semptomların süresine göre kendi aralarında değerlendirildi. Bulgular: Herpes zosterli hastaların açlık glukozu, kreatinin, aspartat aminotransferaz değerleri, monosit mutlak sayısı ve yüzdesi, kırmızı kan hücresi dağılım genişliği-varyasyon katsayısı ve C-reaktif protein düzeyleri kontrol gruplarına göre anlamlı olarak yüksek; lenfosit mutlak sayısı, ortalama korpüsküler hacim ve trombosit dağılım genişliği düzeyleri ise daha düşüktü. İlk 5 gündeki monosit yüzdesi sonraki günlere göre anlamlı derecede yüksekti. Sonuç: Hastalıklar sırasında rutin laboratuvar değerlerinin incelenmesi, özellikle silik klinik bulguları olan ve zoster sine zoster olan hastalarda hastalığın teşhisine yardımcı olabilir. Ayrıca herpes zosterli hastaların böbrek fonksiyon bozukluğu, romatolojik hastalıklar ve malignite açısından sorgulanması faydalı olabilir.

Isolated oral mucosal zoster with facial palsy: a case report

Bilgi — Tue, 09 May 2023 01:21:19 +0300

Isolated oral mucosal zoster with facial palsy: a case report Güder, Hüsna; Hamidi, Aziz Ahmad; Çınar, Nilgün Herpes zoster (HZ) is an infection characterized by the appearance of unilateral painful vesicular lesions on the skin and mucous membranes. Facial paralysis is one of the complications of HZ. The diagnosis of HZ can be easily missed when there is no lesion on the skin. We present a rare case with isolated oral mucosal lesions accompanied by facial palsy.

Regulation of pro&inflammatory cytokine secretion in human meibomian gland epithelial cells

Bilgi — Sat, 15 Apr 2023 01:33:02 +0300

Regulation of pro-inflammatory cytokine secretion in human meibomian gland epithelial cells Şahin, Afsun; Turgut Coşan, Didem; Öner, Çağrı; Güneş, Hasan Veysi; Yıldırım, Nilgün; Başmak, Hikmet Purpose: Androgens are known to modulate the function of ocular surface and adnexal epithelial cells, suppress lipopolysaccharide(LPS)-induced proinflammatory responses in nonocular sites. However, there is limited data if androgens show this anti-inflammatory activity on ocular surface and adnexa. We hypothesize that human ocular adnexal epithelial cells have the ability to produce and release pro-inflammatory cytokine (IFN-gamma, TNF-alpha, IL-10, IL-1beta, IL-2, IL-4, IL-6, IL-8, VEGF-A) in response to lipopolysaccharide exposure. We also hypothesize the following: (1) Lipopolisaccharide binding protein (LBP) potentiates LPS-induced cytokine secretion by human meibomian gland epithelial cells; (2) dihydrotestosterone (DHT), a potent androgen, attenuates the immune effect of LPS. The objective of this study was to test our hypotheses. Methods: Immortalized human meibomian gland epithelial cells (from David A.Sullivan, Schepens Eye Research Institute, Boston, MA) were cultured in keratinocyte serum-free medium until reaching 100% confluence. Cells were then exposed to DMEM/F12 medium with 10% BCS for 2 days, followed by an incubation in serum-free DMEM/F12 for 1 day. After this time period, cells were treated with vehicle or 15 ug/ml LPS (E. Coli, strain 0127:B8) for 6, 12 and 24 hours. Culture media were collected and analyzed for IFN-gamma, TNF-alpha, IL-10, IL-1beta, IL-2, IL-4, IL-6, IL-8, VEGF-A levels with Luminex technology. Results: Lipopolysaccharide stimulates time-dependent secretion of IL-1beta, IL-6, IL-8, and VEGF-A by human meibomian gland epithelial cells. This effect is potentiated by exposure to LPS-binding protein. This potentiation, in turn, is significantly reduced by cellular treatment with dihydrotestosterone. Conclusions: Human meibomian gland epithelial cells have the ability to generate pro-inflammatory cytokine in response to LPS exposure. This proinflammatory process is modulated by LPS-binding protein and by dihydrotestosterone. When induced by appropriate stimuli, this cytokine production may have a role in the generation of inflammation in ocular surface disease.

Micro RNA&126 coordinates cell behavior and signaling cascades according to characteristics of breast cancer cells

Bilgi — Sat, 15 Apr 2023 01:33:00 +0300

Micro RNA-126 coordinates cell behavior and signaling cascades according to characteristics of breast cancer cells Turgut Coşan, Didem; Öner, Çağrı; Şahin, F. Mutlu BACKGROUND: Micro RNA-126 is known to enhance apoptotic processes and also plays a role in vascular growth through the regulation of vascular endothelial growth factor-mediated signaling, angiogenesis, and vascular integrity. OBJECTIVES: We aimed to determine the role of miR-126 in breast cancer cell lines with a variety of different characteristics to evaluate its interaction with certain cancer-related molecules and mechanisms. METHODS: To determine the effect of presence and absence of miR-126 in MCF-7 and MDA-MB-231 breast cancer cells, miR-126 mimics and inhibitor were transfected. miRNA and gene expressions were observed by using RT-PCR. Viability, proliferation, adhesion, invasion and lateral motility assays were performed to determine cell behavior changes. RESULTS: miR-126 is more effective on MDA-MB-231 cells on cell behavior. We observed an increase in miR-126 expression when miR-126 mimics was transfected to MCF-7 and MDA-MB-231 cells. Also, there was a decrease in miR-126 expression when MCF-7 and MDA-MB-231 cells were transfected with miR-126 inhibitor. Furthermore, presence and absence of miR-126 modulated the gene expressions of VEGF/PI3K/AKT and MAPK signaling in MCF-7 and MDA-MB-231. CONCLUSION: Our study showed that miR-126 is in a state of interaction with a multitude molecules playing a role in breast cancer. According to obtained data, we can say that miR-126 may be more effective in inhibition of metastatic breast cancer (Tab. 4, Fig. 3, Ref. 46).

Determination of micro rna 126/126* and their target gene epidermal growth factor like&7 expression profiles in Turkish breast cancer patients

Bilgi — Sat, 15 Apr 2023 01:32:59 +0300

Determination of micro rna 126/126* and their target gene epidermal growth factor like-7 expression profiles in Turkish breast cancer patients Öner, Çağrı; Turgut Coşan, Didem; Erkasap, Mustafa Serdar; Bayman, Evrim; Güneş, Hasan Veysi; Değirmenci, İrfan; Mutlu Şahin, Ferzan Micro RNA-126 (miR-126) and its target gene, Egfl-7, are known to enhance apoptotic processes and also play a role in vascular growth through the regulation of vascular endothelial growth factor (VEGF)-mediated signalling, angiogenesis, and vascular integrity. In this study, we aimed to evaluate differences in the expression levels of miR-126, its complementary miR-126* and Egfl-7 in tumour specimens and peripheral blood mononuclear cells (PBMC) of breast cancer and metastasis. The samples used in this study were provided by the Eskisehir Osmangazi University, Medical Faculty, the Departments of General Surgery and Radiation Oncology. Real Time Polymerase Chain Reaction (RT-PCR) was used to determine the gene expression levels in PBMC and breast cancer tumours. Our study showed that miR-126 and miR-126* expressions in breast cancer are significantly decreased relative to those in PBMC in healthy controls (P < 0.001) and breast cancer tumour specimens (P ≤ 0.001). Furthermore, a statistically significant increase in Egfl-7 gene expression was observed in the PBMC of breast cancer and metastasis (P ≤ 0.001) and in breast cancer tumour specimens (P ≤ 0.001). The results from the PBMC and tumour samples suggest that miR-126 and Egfl-7 may impact the development and metastasis of breast cancer.

Estrogen and androgen hormone levels modulate the expression of PIWI interacting rna in prostate and breast cancer

Bilgi — Sat, 15 Apr 2023 01:32:55 +0300

Estrogen and androgen hormone levels modulate the expression of PIWI interacting rna in prostate and breast cancer Öner, Çağrı; Turgut Coşan, Didem; Çolak, Ertuğrul PIWI interacting RNAs (piRNAs), a member of non-coding RNA, originate from intergenic repetitive regions of the genome. piRNA expressions increase in various cancers and it is thought that this increase could be caused by hormones. We aimed to determine the effects of hormones on piRNA expression in breast and prostate cancer. High viability and a decrease in adhesion were observed at the concentrations of the highest proliferation. Furthermore, an increase in adhesion was also observed in MDA-MB-231 cells. After hormone treatment, while piR-651 expression had increased both breast and prostate cancer cell lines, piR-823 expressions increased in prostate cancer cell lines and only in the breast cancer cell line which was malignant. Thus, it was determined that piR-823 might show different expressions in different type of cancers.

Camilerde kadınlar mahfili ve diğer özelleştirilmiş mekân ihtiyaçları: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi camii örneği

Bilgi — Sat, 08 Apr 2023 01:40:58 +0300

Camilerde kadınlar mahfili ve diğer özelleştirilmiş mekân ihtiyaçları: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi camii örneği Tayılga, Gamze; Demirarslan, Sibel The place of worship of the Muslim community is called a mosque or a masjid. The areas and/or spaces in the mosques are shaped based on worship. Factors such as status, invitation and gender were effective in the classification of the mahfil’s, which is one of the main parts of the mosque. Today in Turkey, the area defined for women to pray in the mosque as a result of the limitation of certain places are called ladies prayer hall. But in some of the built mosques, it is seen that the worship area of the woman is not considered. Providing suitable physical conditions in religious places that allow women to worship in a collective is a necessity in today’s social life. In this study, Istanbul Marmara University Faculty of Theology Mosque one of today's mosques, was evaluated and analyzed in terms of its spatial organizations and qualifications. It is aimed that the findings obtained and the suggestions developed through the evaluations will create a source for sustainable and universal designs that embrace everyone regardless of gender in new designs. It is aimed to comprehend the importance of the places reserved for women in the mosques to be built, to achieve more functional and comfortable spaces and to constitute a resource for making necessary arrangements in this context.; Müslüman toplumun ibadet mekânına cami veya mescit denilmektedir. Camilerde bulunan bölüm ve/veya mekânlar ibadet esaslı şekillenmişlerdir. Caminin başlıca bölümlerinden olan mahfillerin sınıflandırılmasında mevki, kamet/davet, cinsiyet gibi faktörler etkili olmuştur. Türkiye’de günümüzde, cami içerisinde belirli mekânların sınırlandırılması sonucu kadınların ibadet etmesi için tanımlanan alanlara kadınlar mahfili denilmektedir. Fakat inşa edilen camilerden bazılarında, kadının ibadet alanının düşünülmediği görülmektedir. Dini mekânlarda kadınların toplu halde ibadet etmelerine imkân sağlayan fiziki koşulların oluşturulması günümüz toplum hayatın için bir gerekliliktir. Bu çalışmada günümüz camilerinden İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii kadın gözü ile ele alınarak, mekânsal organizasyonlar ve yeterlilikleri açısından analiz edilmiştir. Yapılan değerlendirmeler ile elde edilen bulgu ve geliştirilen önerilerin yeni tasarımlarda cinsiyet gözetmeksizin herkesi kucaklayan, sürdürülebilir ve engelsiz tasarımlara kaynak oluşturabilmesi amaçlanmaktadır. İnşa edilecek olan camilerde kadınlara ayrılan mekânların öneminin kavranması, daha işlevsel ve konforlu mekânların elde edilebilmesinin hedeflenmesi ve bu bağlamda gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi için bir kaynak teşkil etmesi hedeflenmektedir.

Anaokulu iç mekân oyun alanlarına yönelik kavramsal yaklaşımlar: iç mimarlık tasarım stüdyosu deneyimi

Bilgi — Sat, 08 Apr 2023 01:40:56 +0300

Anaokulu iç mekân oyun alanlarına yönelik kavramsal yaklaşımlar: iç mimarlık tasarım stüdyosu deneyimi Öztürk, Belis; Tayılga, Gamze Oyun, insan hayatının her döneminde var olmakla birlikte, okul öncesi dönemdeki çocuklar için vazgeçilmez bir yaşam pratiğidir. Özellikle, 3-6 yaş grubu çocuklar oyun çağındadır ve okul öncesi dönemde oyunun çocuklar için bir öğretim yolu olduğu bilinmektedir. Okul öncesi çağındaki çocuklar için yeni beceriler ve yeni fikirler edinmenin en iyi yolunun ise oyun oynamak olduğu düşünülmektedir. Çocukların vakitlerinin çoğunu anaokullarının iç mekânlarında geçirdikleri göz önüne alındığında; oyun oynayacakları en uygun ortamların da yine anaokulları olduğunu söylemek mümkündür. Çocuklar için tasarlanan mekânlarda, gelişim süreçlerinin farkında olarak onların ihtiyaç ve beklentilerine yönelik düzenlemeler yapmak, uygun koşullar sağlamak son derece önemlidir. Günümüz toplum şartlarında, anaokullarında bulunan iç mekân oyun alanlarına dair yaklaşımlar, farkındalığın gelişmesine ve bu alanda bilinçli tasarımcıların yetişmesine olanak sağlayacaktır. Bu çalışmada, Maltepe Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü öğrencilerinin Tasarım Stüdyosu dersi kapsamında tasarlamış oldukları anaokullarının iç mekân oyun alanlarına yönelik kavramsal yaklaşımları ele alınmıştır. Araştırma fenomenolojik yaklaşımla gerçekleştirilmiş kuramsal bir çalışmadır ve nitel araştırma yöntemlerinden faydalanılarak yapılmıştır. Öğrencilerle ders sürecinde ve sonrasında yapılan birebir görüşmeler ile dönem sonu teslim edilen projelerdeki konsept, çizimler ve görseller çalışmanın materyalini oluşturmaktadır. Sonuç olarak; bu çalışmada, öğrencilerin projelerindeki kavramsal yaklaşımları oyun alanlarının tasarımlarına renk, doku, biçim, oran, fiziksel aktivite alanları ve dramatik oyun alanları oluşturmanın çocuk gelişimindeki yerinin bilincinde olarak uyguladıkları görülmüştür. Multidisipliner ve interdisipliner yaklaşımın önemi kabul edilerek, çocuk oyun alanları tasarlama bilincinin öneminin anlaşılmasına katkıda bulunmak hedeflenmektedir.; Although the game exists in every period of human life, it is an indispensable life practice for preschool children. In particular, children aged 3-6 are in the age of play and it is known that play is a way of teaching for children in the preschool period. Playing games is thought to be the best way to acquire new skills and new ideas for preschoolers. Considering that children spend most of their time indoors of kindergartens; It is possible to say that the most suitable environments for playing games are kindergartens. In spaces designed for children, it is extremely important to be aware of their developmental processes and to make arrangements for their needs and expectations and to provide appropriate conditions. In today's social conditions, approaches to indoor playgrounds in kindergartens will allow the development of awareness and the training of conscious designers in this area. In this study, conceptual approaches towards indoor playgrounds of kindergartens designed by Maltepe University Department of Interior Architecture students within the scope of Design Studio course are discussed. The research is a theoretical study carried out with a phenomenological approach and was conducted by using qualitative research methods. The concept, drawings and visuals in the projects submitted at the end of the semester, with the one-to-one interviews with the students during and after the course, constitute the material of the study. In conclusion; In this study, it has been observed that the students apply the conceptual approaches in their projects to the designs of the playgrounds with the awareness of the place of creating color, texture, shape, proportion, physical activity areas and dramatic playgrounds in child development. Recognizing the importance of a multidisciplinary and interdisciplinary approach, it is aimed to contribute to the understanding of the importance of designing children's playgrounds.

Yetişkinlerde gıda takviyesi kullanımının anksiyete ile ilişkisi

Bilgi — Sat, 08 Apr 2023 01:40:54 +0300

Yetişkinlerde gıda takviyesi kullanımının anksiyete ile ilişkisi Öztürk, Elif Yetişkinlerde gıda takviyesi kullanımının anksiyete ile ilişkisi Giriş ve Amaç: Gıda takviyeleri olarak bildiğimiz vitaminler, mineraller, probiyotikler ve diğer ürünlerin kullanım sıklığı; anti-inflamatuar, antioksidan ve bağışıklık geliştirici etkileri nedeniyle, başarılı satış stratejileri ve reklamların da katkılarıyla giderek artmaktadır. Üç yıldır mücadele edilen Covid-19 salgın sürecinin bireylerin sağlık anksiyetesini arttırdığı, oluşan korku ve stresin bireylerin beslenme alışkanlıklarında değişikliklere neden olduğu gözlenmiş, gıda takviyesi kullanımının da etkilenebileceği düşünülmüştür. Biz bu çalışma ile hastalarımızdaki gıda takviyesi kullanım durumlarını, bu takviyelerin kullanım sebeplerini, oluştuysa yan etkilerini, bu kullanımın kişinin demografik özellikleri, anksiyetesi, Covid-19 korkusu ve pandemi ile ilişkisini gözlemlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipte tek oturumda çevrimiçi usulü anket tipindeki çalışma 01.10.2022-01.11.2022 Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Aile Hekimliği polikliniğine gelen 18-75 yaş arası gönüllü hasta ve hasta yakınlarından paylaşılan elektronik anketi doldurmayı kabul eden bireyler ile yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak anket formu kullanılmıştır. Verilerin analizi “MINITAB 22”, Google Sheets, openepi programları kullanılarak yapılmış, istatistiksel olarak anlamlılık düzeyi p

Kentsel morfoloji okumaları

Bilgi — Sat, 08 Apr 2023 01:40:50 +0300

Kentsel morfoloji okumaları Alp, Jülide 2020-2021 Bahar dönemi “Urban Morphology/Kentsel Morfoloji” dersi sonuç ürünlerinin çeşitliliği ve zenginliği bu kitabın hazırlanmasına ilham verdi… Dönem boyunca kavramsal okumalar ve çalışma alanlarına dair yapılan tüm tartışmalarda, değişen/dönüşen geleneksel konut alanları ve bu alanları geçmişten bugüne farklı/özel kılan durumlara yoğunlaşıldı. “Genius loci/yerin ruhu”, “morfoloji”, “kentsel doku”, “mahalle”, “sokak”, “tipoloji” ve “sosyal yaşam” temel başlıkları üzerinden hem kuramsal hem de alan çalışmaları özelinde pek çok tartışma yapıldı. Ağırlıklı olarak İstanbul boğaz köyleri ve yine geleneksel dokunun yoğun olduğu kentsel alanları, farklı çalışma gruplarının nasıl okuduğu/haritaladığı, bu okumaları nasıl görselleştirdiği oldukça eğiticiydi… İki bölümden oluşan bu kitap, profesyonel ve akademisyenlerin tecrübesi ile öğrencilerin özgün, amatör ruhunu harmanlamayı amaçlar… Bu çerçevede farklı üniversitelerden birçok akademisyen; Beylerbeyi, Cihangir, Fener-Balat, Kuzguncuk, Levent, Ortaköy, Tatavla-Kurtuluş, Yeldeğirmeni ve Zeyrek alanlarının kendilerine özgü kentleşme pratiklerini, çok boyutlu çözümlemelerle yazılarına konu ederek zengin içerikler ürettiler… Kuşkusuz 21.yy’ da kentsel mekanın yeniden üretimi ve dönüşümü oldukça spekülatif birer konu başlığı olmaya devam ederken, planlama ve mimarlık pratikleri bağlamında da kaybedilen, yeri doldurulamayan değer, durum ve olguları tekrar tekrar düşünmeye mecburuz. Hiyerarşik olarak her ölçekte, yaşadığımız kentleri anlamlı kılan unsurları ve bileşenleri doğru anlamak, yaşatılmaya değer geçmişi geleceğe taşımak ya da yaşanmaya değer yeni bir gelecek inşa etmek vazgeçemeyeceğimiz bir zorunluluktur. Bu bağlamda; bu ve benzeri çalışmalar ile yayınlanacak her bir yazı, tespit ve görüşün deneyimlerimizi tarihe not düşmek, kamuoyunda farkındalık yaratmak, zengin bir yazılı-görsel literatür üretmek adına son derece kıymetli olduğunu hatırlatmak isteriz. Kitabın hazırlanmasında emeği geçen tüm öğrencilerimize ve katkı sağlayan tüm yazarlara kıymetli desteklerinden ötürü sonsuz teşekkürler.